Peki Ne Yapmalı ?
Mucizevi çözümler peşinde değiliz, olmamalıyız. Neler yapılması gerektiği biliniyor. Önemli olan, hem hükümetin hem işletmelerin kendilerini hedeflere odaklayıp harekete geçmeleri.
Ancak büyük hayalleri, rüyaları olanlar büyük başarılara imza atabilirler. Eğer Türkiye kuruluşunun yüzüncü yıldönümü olan 2023’de küresel birinci ligde oynamak istiyorsa değişimin hangi istikamette ve süratte yapılması gerektiği açık. Hem devlet hem de özel sektör tarafında geleceğe dönük AB, bölgesel ve küresel gerçekleri dikkate alan bir bilgi ve inovasyon toplumu stratejisinin gecikmeksizin - tüm hissedarların katılımı ile - uygulamaya konmasında zaruret var. Kim, nasıl, hangi takvimler çerçevesinde, kimler ile işbirliği/ortaklık içinde gerçekleştirecek berrak şekilde bilinmeli.
Her şeyi, yeterince donanımlı olmadığı aşikar hükümete ve bürokrasiye yıkarak bu işin altından kalkmak mümkün değil. Bilgi ve Inovasyon toplumunu esasen tepeden inmeci devlet politikaları değil yaratıcı, esnek, özgür bireyler ve şirketler kuracaktır. Böyle bir ülke istiyorsak bunu biz yaratacağız.
Henüz tren kaçmadı. Yeni fırsat pencereleri açılıyor. Bunlardan yararlanabilmek için stratejik coğrafya, insan kaynağı, dinamizmi, zengin tarihi ve kültürel birikimine sahip Türkiye’nin uzun vadeli bir rüyası olmalı. Öyle bir rüya ki, doğru yönetildiği zaman bu ülkeyi 2023’e kadar ekonomik refah, kültürel yenilenme ve jeopolitik etkinlikte dünyanın ilk on gücü arasına yerleştirebilsin.
Onun için bugün tanıtımı yapılan programın temel felsefesi beni heyecanlandırdı. Hem sadece bugünü ya da üç beş yıl sonrasını değil 2023’ü referans alıyor hem de dünyadaki başarılı girişimlerle kol kola girmeyi ilke edinmiş. İş dünyasından, bir araya getirdiği kaynakları seferber etmek üzere, en önemli 100 ihtiyacını tanımlamasını bekliyor. Tekstilden savunma sanayiine, turizmden inşaat sektörüne, demir-çelikten gıda sanayiine yenilik arayışı içinde olan sektörlerden seçilecek projeler arayışı içinde.
Farkında mıyız, emin değilim, ama uzunca bir süredir dünyanın 17inci büyük ekonomisinin ve bölgesel gücünün hangi istikamette gideceğini gösteren ciddi bir yol haritası yok. Peki sizin var mı? 2023’de kendinizi ve kurumunuzu nasıl görüyorsunuz? Bunun için neler yapıyorsunuz? Kimlerle kol kola girdiniz?
Ülke için ortada dolaşan bazı yol haritaları var ama bunlar “Made in Turkey” damgasını taşımıyor. Çoğu Brüksel ve Washington menşeli. Pusulasız, bir o yana bir bu yana savrulup hem enerjimizi, hem de vaktimizi tüketiyoruz. Sadece iç ve dış politikada değil, ekonomide de gündemi işgal eden üç-beş konu dışında çoğumuz içinde bulunduğumuz teknenin seyir haritasından bihaberiz.
Yol haritanız sizin ürününüz mü? İçinde bulunduğunuz dünyanın analizini siz yapabiliyor musunuz? Yoksa başkalarının kendi amaçları için yaptıkları değerlendirmeleri mi kullanıyorsunuz? Olup bitenlere kendi gerçeklerinize uygun anlamlar üretebiliyor musunuz? Yoksa başkalarınca tasarlanmış bir büyük oyunun içinde hareket kabiliyetinizi kaybettiğinizi mi düşünüyorsunuz?
Hepimiz biliyoruz ki, alışılmadık görüşleri, köklü değişimleri, uygulamaları ancak belli kalıpların esiri olmayan, aykırı, yaratıcı beyinler ortaya koyabilir. İhtiyacımız olan, öyle masa başında üç-beş uzmana hazırlatılmış inovasyonu da içerecek bir gelecek vizyonu değil, “küresel” ortak aklı da harekete geçirecek, kurumsal öz güveni ve umut tohumlarını yeniden yeşertecek, hem ayakları yere basacak hem de bizi hayallere daldıracak bir vizyon gerekiyor.
Tüm hissedarların ucundan köşesinden tutacağı, uluslararası işbirliğini ve ortaklıkları teşvik eden bir vizyon. Artık sadece kendi kaynaklarımızla gidebileceğimiz yerler sınırlı, bu oyunu büyük oynamamız gerekiyor. Ve bugünden başlayıp 2023'e uzanan dönemde onun inatla uygulanması, etkin şekilde izlenmesi.
Ülkemizi küresel sistemde üst kümelere taşıyacak muazzam bir “potansiyel” insangücü var. Yönetilemeyen, kanalize edilemeyen, hayal kırıklığına uğramış bir “potansiyel”. Dünya eğilimlerini iyi kavramış, sürükleyici, ehil ve dürüst proje liderlerinin eksikliği güçlü şekilde hissediliyor.
